Onuncu Kalkınma
Planı, 2 Temmuz 2013’de TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi ve 6 Temmuz 2013
tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. 2014-2018 dönemini
kapsayan bu Plan ile Türkiye’nin “uluslararası değer zinciri hiyerarşisinde
üst basamaklara çıkmış, yüksek gelir grubu ülkeler arasına girmiş ve mutlak
yoksulluk sorununu çözmüş bir ülke” haline gelmesi amaçlanıyor. Bu amaç
doğrultusunda, 2018 yılında GSYİH’nın 1,3 trilyon dolara, kişi başına gelirin
16 bin dolara yükseltilmesi; ihracatın 277 milyar dolara çıkarılması; işsizlik
oranının yüzde 7,2’ye düşürülmesi hedefleniyor. Bu hedefler doğrultusunda Türkiye’nin
büyüme performansının daha yüksek, istikrarlı ve sürdürülebilir bir yapıya
kavuşturulması, rekabet gücünün ve toplumun refah seviyesinin artırılması öngörülüyor.
Onuncu
Kalkınma Planı, hazırlayanların tanımlamasıyla “Türkiye’nin 2023 hedefleri
doğrultusunda, toplumu yüksek refah seviyesine ulaştırma yolunda önemli bir
kilometre taşı.” Hatırlatmak gerekirse; 2023 yılında GSYİH’nın 2 trilyon
dolara, kişi başına gelirin 25 bin dolara yükseltilmesi, ihracatın 500 milyar
dolara çıkarılması, işsizlik oranının yüzde 5’e düşürülmesi, enflasyon
oranlarının kalıcı bir biçimde düşük ve tek haneli rakamlara indirilmesi
hedefleniyor.
Onuncu Kalkınma
Planı’nın hazırlık aşamasında makroekonomik, sektörel
ve bölgesel konularda 66 adet özel ihtisas komisyonu (ÖİK) ve çalışma grubu
oluşturuldu. Söz konusu komisyonlarda üç bini aşkın akademisyen, kamu çalışanı,
özel kesim ve sivil toplum kuruluşu temsilcisi bir araya gelerek çalışmalara
katkı verdi. Planın hazırlık çalışmaları yerel düzeyde de yürütüldü: kalkınma
ajansları aracılığıyla, mahalli idarelerin ve yerel aktörlerin Türkiye’nin
kalkınma öncelikleri konusundaki görüşleri alındı. Bu çalışmalara, ülke
genelinde yedi bini aşkın kişi katkı sağladı.
Onuncu Kalkınma
Planı, kapak dahil 222 sayfalık bir doküman ve üç bölümden oluşuyor. 2-27.
sayfalar arasında yer alan birinci bölümün üç alt bölümü var:
1.
Giriş
2.
Küresel
Gelişmeler ve Eğilimler
3.
Plan
Öncesi Dönemde Türkiye’de Ekonomik ve Sosyal Gelişmeler
Bu bölümde öne
çıkan konuları sıralarsak;
1. Küresel
Değer Zincirleri: Değişen Üretim Yapısı ve Hizmet Sunum Biçimleri
2. Batıdan
Doğuya Kayan Büyüme ve Üretim Ekseni
3. Finansal
Piyasalar ve Sermaye Akımları
4. Bilimsel
ve Teknolojik Gelişmeler
5. Çok
Kutuplu Dünya Düzeni, Değişen Roller, Değişen Kurallar
6. Uluslararası
Ticari ve Ekonomik Bütünleşme
7. Avrupa
Birliği
8. Demografik
Yapıdaki Değişiklikler
9. Sağlık
ve Sosyal Güvenlik
10. Nitelikli
Eğitim ve İşgücüne Artan Talep
11. Şehirleşme Sürecinin Hızlanması
12. İklim
Değişikliği ve Çevre
13. Gıda,
Su ve Doğal Kaynakların Etkin Kullanımı
14. Küresel
Enerji Sisteminde Dönüşüm
28-169. sayfalar
arasında yer alan ikinci bölümde ki Planın en kapsamlı bölümü, “Planın Temel
Amaçları ve İlkeleri” ile “Planın Hedefleri ve Politikaları” verilmiş. Vurgu
yapılan ilkeler “insan
odaklılık, katılımcılık, kapsayıcılık, hesap verebilirlik ve şeffaflık” ilkeleri (paragraf 128). Planın hedeflerinin
ve politikalarının üzerinde şekillendiği dört temel gelişme alanı ise şöyle sıralanmış:
1.
Nitelikli
insan, güçlü toplum
2.
Yenilikçi
üretim, istikrarlı yüksek büyüme
3.
Yaşanabilir
mekanlar, sürdürülebilir çevre
4.
Kalkınma
için uluslararası işbirliği
Bu bölümdeki her
alt bölümde izlenen yöntem şu: ilk olarak bir durum analizi yapılıyor, sonra
amaç ve hedefler veriliyor, nihayet o alt bölüme ilişkin politikalar sayılıyor.
Bu alt bölümleri, gelişme alanlarıyla
ilişkilendirerek şöyle saymak mümkün:
I. Nitelikli insan, güçlü toplum:
1-Eğitim;
2-Sağlık; 3-Adalet; 4-Güvenlik; 5-Temel Hak ve Özgürlükler; 6-Sivil Toplum
Kuruluşları; 7-Aile ve Kadın; 8-Çocuk ve Gençlik; 9-Sosyal Koruma; 10-Kültür ve
Sanat; 11-İstihdam ve Çalışma Hayat; 12-Sosyal Güvenlik; 13-Spor; 14-Nüfus
Dinamikleri; 15-Kamuda Stratejik Yönetim; 16-Kamuda İnsan Kaynakları; 17-Kamu
Hizmetlerinde E-devlet uygulamaları.
II. Yenilikçi üretim, istikrarlı
yüksek büyüme: 1-Büyüme
ve İstihdam; 2-Yurtiçi Tasarruflar; 3-Ödemeler Dengesi; 4-Enflasyon ve Para
Politikası; 5-Mali Piyasalar; 6-Maliye Politikası; 7-Sosyal Güvenlik
Finansmanı; 8-Kamu İşletmeciliği; 9-Yatırım Politikaları (Kamu ve Özel);
10-Bilim, Teknoloji ve Yenilik; 11-İmalat Sanayiinde Dönüşüm; 12-Girişimcilik
ve KOBİ’ler; 13-Fikri Mülkiyet Hakları; 14-Bilgi ve İletişim Teknolojileri;
15-Tarım ve Gıda; 16-Enerji; 17-Madencilik; 18-Lojistik ve Ulaştırma;
19-Ticaret Hizmetleri; 20-Turizm; 21-İnşaat, Mühendislik, Müşavirlik.
III. Yaşanabilir mekanlar,
sürdürülebilir çevre: 1-Bölgesel
Gelişme ve Bölgesel Rekabet Edebilirlik; 2- Mekânsal Gelişme ve Planlama;
3-Kentsel Dönüşüm ve Konut, 4- Kentsel Altyapı, 5-Mahalli İdareler; 6-Kırsal
Kalkınma; 7-Çevrenin Korunması, 8-Toprak ve Su Kaynakları Yönetimi; 9-Afet
Yönetimi.
IV.
Kalkınma için uluslararası işbirliği:
1-Uluslararası İşbirliği Kapasitesi; 2- Bölgesel İşbirlikleri; 3-Küresel
Kalkınma Gündemine Katkı.
170-221.
sayfalar ise “Öncelikli Dönüşüm Programları”nın anlatıldığı üçüncü bölümü
içeriyor. Bu programlar “2023 hedeflerine ve Onuncu Kalkınma Planı’nın amaçlarına
ulaşılabilmesi açısından önem taşıyan, temel yapısal sorunlara çözüm
olabilecek, dönüşüm sürecine katkıda bulunabilecek, genellikle birden fazla
bakanlığın sorumluluk alanına giren, kurumlar arası etkin koordinasyon ve
sorumluluk gerektiren kritik reform alanları için” tasarlanmış.
Öncelikli Dönüşüm Programları ikinci bölümde yer alan politikalarla bağlantılı,
bu politikaların etkin bir şekilde hayata geçirilebilmesi için programların temel
unsurları ortaya konulmuş. Tasarlanan programların ayrıntıları, alt
bileşenleri, uygulama faaliyet ve projeleri, bütçe ihtiyacı ve mevzuat
altyapısı Planın TBMM’de kabulünden sonra koordinatörlerin ve bileşenlerden
sorumlu Bakanlıkların ortak katılım ve katkılarıyla eylem planları haline
getirilecek, nihai tasarım ve uygulama usul ve esasları Yüksek Planlama Kurulu
kararıyla belirlenecek. Her program için
1. Amaç ve kapsam
2. Program hedefi
3. Performans
göstergeleri
4. Program
bileşenleri
5. Koordinatör ve
sorumlu kurum ve kuruluşlar belirtilmiş.
Öncelikli
Dönüşüm Programları, “Onuncu Kalkınma Planı’nın izleme değerlendirme sürecinin
kolaylaştırılması, program havuzunun yönetilebilir ve sonuçlarının ölçülebilir
olması açısından öncelikli konularda sınırlı sayıda” oluşturulmuş. 25 adet
program söz konusu:
1.
Yurtiçi
tasarrufların artırılması ve israfın önlenmesi programı,
2.
İş
ve yatırım ortamının geliştirilmesi programı,
3.
İşgücü
piyasasının etkinleştirilmesi programı,
4.
Kayıt
dışı ekonominin azaltılması programı,
5.
İstatistiki
bilgi altyapısını geliştirme programı,
6.
Enerji
verimliliğinin geliştirilmesi programı
7.
Üretimde
verimliliğin artırılması programı,
8.
İthalata
olan bağımlılığın azaltılması programı,
9.
Kamu
alımları yoluyla teknoloji geliştirme ve yerli üretim programı,
10. Öncelikli teknoloji alanlarında
ticarileştirme programı
11. İstanbul uluslararası finans
merkezi programı,
12. Yerli kaynaklara dayalı enerji
üretim programı,
13. Sağlık endüstrilerinde yapısal
dönüşüm programı,
14. Sağlık turizminin geliştirilmesi
programı,
15. Tarımda su kullanımının
etkinleştirilmesi programı,
16. Taşımacılıktan lojistiğe dönüşüm
programı
17. Kamu harcamalarının
rasyonelleştirilmesi programı,
18. Kamu gelirlerinin kalitesinin
arttırılması programı
19. Temel ve mesleki becerileri
geliştirme programı,
20. Nitelikli insan gücü için çekim
merkezi programı,
21. Sağlıklı yaşam ve hareketlilik
programı
22. Yerelde kurumsal kapasitenin
güçlendirilmesi programı,
23. Rekabetçiliği ve sosyal uyumu
geliştiren kentsel dönüşüm programı
24. Ailenin ve dinamik nüfus
yapısının korunması programı
25. Kalkınma için uluslararası
işbirliği altyapısının geliştirilmesi programı
Bu kısa özetten
sonra Onuncu Kalkınma Planı’na ilişkin genel değerlendirmeye geçebiliriz. Planı
hazırlayanlar öncelikle şu önkabulle başlıyorlar: “Dünyadaki hâkim eğilimler, özel sektörün
daha faal ve etkili olduğu bir ekonomik düzeni beraberinde getirmekte, kamu
sektörünün artan oranda düzenleyici faaliyetlere, denetim işlevlerine ve
koordinasyona yönelmesine yol açmakta, buna bağlı olarak planlama anlayışı da
değişim göstermektedir. Serbest piyasa ağırlıklı açık ekonomiler yaygınlaşmış
olmakla birlikte, etkileri devam eden küresel kriz, izlenecek politikalar ve
alınacak tedbirler konusunda kamu sektörünün stratejik bir yaklaşımla hareket
etmesinin önemini ortaya koymaktadır. Bu çerçevede, stratejik bir bakış
açısıyla ve paydaşların geniş katılımıyla hazırlanmış ulusal planlar, giderek
daha önemli hale gelmektedir.” (paragraf
5). Bu bakış açısı, bütüncül planlama tercihinin yerine stratejik planlama
tercihini koyan bir bakış açısı. Diğer bir deyişle, kamu yönetimini “public
administration” yerine “public management” olarak gören bir bakış açısı.
Kısacası devleti de “işletme” gibi değerlendiren bir tercih. Örneğin Plan’da
“rekabet gücü” 53 kez, “stratejik yönetim” 18 kez, “sosyal refah” 4 kez,
“sosyal fayda” 4 kez geçiyor. Dünya Ekonomik Forumu referans verilen bir kaynak
mesela. Üçüncü paragrafda yer alan bir ifadeyle Plan, “yeniden
şekillenen dünya ekonomisinde uluslararası işbölümü ve değer zinciri
hiyerarşisinde Türkiye’nin konumunun aşamalı olarak üst basamaklara çıkarılması”nı hedefliyor.
Planın
en önemli handikapı; küresel krizin etkilerini hala sürdüreceği, ülkenin
geleneksel ihracat pazarlarında iyileşmenin tam olarak görülmeyeceği,
Ortadoğu’da siyasi belirsizliğin hatta kaosun etkisini artıracağı ve
Türkiye’nin komşularıyla problemleri giderek artan bir ülke olarak algılanacağı
bir dönemde uygulanacak olması. Ayrıca yerel seçimlerin, cumhurbaşkanlığı
seçiminin ve genel seçimin arka arkaya yapılacak olmasının bürokrasi üzerinde
yaratacağı olumsuz etkiyi de gözönünde tutmak gerek. Onuncu Kalkınma Planı’nın
etkin uygulanması amacıyla orta vadeli programların (OVP), yıllık programların,
kurumsal stratejik planların, bölgesel gelişme ve sektör stratejilerin, Kalkınma
Planı esas alınarak hazırlanması gerekiyor. Kamu kuruluşlarının politikalarını,
yatırımlarını, kurumsal ve hukuki düzenlemelerini bu çerçevede tespit etmeleri
olmazsa olmaz bir koşul. Gereken koordinasyonun sağlanacağını umalım...
Amerikan
Merkez Bankası’nın parasal genişlemeyi tedricen sona erdirecek olmasının
yükselen piyasalardan sermaye çıkışına yol açacağı, bunun da ülke paraları
üzerinde değer yitirici bir etki yapacağı biliniyor. Hedefler saptanırken
öngörülen paritenin tutup tutmayacağı Plan’ın başarısını etkileyen önemli bir
faktör. Plan’ın AB-ABD Serbest Ticaret Anlaşması’nın yaratacağı fırsatların ve
tehditlerin Plan’da ele alınmadığını görüyoruz. Maalesef bu konu hala
Türkiye’de gerektiği kadar tartışılmıyor.
P
lan’da
temel hak ve özgürlüklere (213-233. Paragraflar), sivil toplum kuruluşlarına
(234-244. Paragraflar) ve adalete (183-197. Paragraflar) yapılan vurguyu
önemsemek gerekiyor. Kalkınma için uluslararası işbirliği konusu ise ilk kez bu
kadar kapsamlı ele alınmış. Öncelikli Dönüşüm Programları Plan’ın özgün tarafı
olarak değerlendirilebilir.
Yazının
geri kalan kısmında Türkiye ekonomisi açısından yaşamsal öneme sahip üç konuyu
ele almaya çalışacağım:
·
Yurtiçi tasarruflar
·
Cari işlemler açığı
·
İmalat sanayinin yapısı
Yurtiçi
tasarrufların sürdürülebilir bir büyüme için taşıdığı önem malum. 2001’den beri
izlenen sıkı maliye politikası sonucunda kamu tasarrufunda belirgin bir
iyileşme sağlandı ve bu sayede azalan özel tasarruflara rağmen toplam yurtiçi
tasarruflarda büyük düşüş yaşanmadı.
Yalnız toplam yurtiçi tasarruf/GSYİH oranı olması gereken düzeyin hala
altında. Bu da zaten kendisini cari
işlemler açığı olarak gösteriyor. Plan, 2013 yılında % 12 olması beklenen özel tasarruf/GSYİH oranının
2018’de % 15.2’ye; % 2.4 olması beklenen kamu tasarrufu/GSYİH oranının % 3.7’ye;
% 14.4 olacağı tahmin edilen toplam yurtiçi tasarruf/GSYİH oranının da % 19’a
ulaşmasını hedefliyor. Diğer bir deyişle kamu tasarrufu/GSYİH oranında 1.3
puanlık, özel tasarruf/GSYİH oranında 3.2 puanlık, toplam yurtiçi
tasarruf/GSYİH oranında da 4.6 puanlık artış hedefleniyor. Ekonomik
büyüme-ithalat-ithalde alınan KDV ilişkisi gözönüne alındığında büyümenin
hedeflerin altında kalmasının vergi gelirlerini azaltacağı bunun da kamu
tasarrufunu olumsuz etkileyeceği akılda tutulmalı. Özel tasarrufların temel
belirleyicisinin faiz haddi olduğu kabul edildiğinde ise reel negatif faiz
sonucunu sağlayacak nominal faiz-enflasyon oranlarının hedefin gerçekleşmesini
önleyecek en temel faktör olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Ekonominin Genel Dengesi (Cari Fiyatlarla, GSYİH’ya Oran, Yüzde)
|
|
|
|
|
2006
|
2012
|
2013
|
2018
|
Toplam
Tüketim
|
82,5
|
84,5
|
84,9
|
80,6
|
Kamu
|
9,5
|
11,5
|
11,7
|
11,6
|
Özel
|
73,0
|
73,0
|
73,2
|
69,0
|
Toplam
Yatırım
|
22,4
|
20,6
|
21,2
|
24,4
|
Kamu
|
3,7
|
4,4
|
4,5
|
4,8
|
Özel
|
18,7
|
16,2
|
16,7
|
19,6
|
Sabit
Sermaye Yatırımı
|
22,6
|
20,6
|
20,9
|
24,1
|
Kamu
|
3,8
|
4,2
|
4,5
|
4,8
|
Özel
|
18,9
|
16,4
|
16,4
|
19,3
|
Stok
Değişimi
|
-0,2
|
0,0
|
0,3
|
0,3
|
Kamu
|
-0,1
|
0,2
|
0,0
|
0,0
|
Özel
|
-0,1
|
-0,2
|
0,3
|
0,3
|
Toplam
Yurtiçi Talep (Toplam Kaynaklar)
|
104,9
|
105,1
|
106,1
|
105,0
|
Net
Mal Ve Hizmet İhracatı
|
-4,9
|
-5,1
|
-6,1
|
-5,0
|
Mal
ve Hizmet İhracatı
|
22,7
|
26,4
|
25,2
|
28,3
|
Mal
ve Hizmet İthalatı
|
27,6
|
31,6
|
31,3
|
33,2
|
Gayri
Safi Yurtiçi Hâsıla (GSYH)
|
100,0
|
100,0
|
100,0
|
100,0
|
Net
Faktör Gelirleri + Net Dış Âlem Cari
Transferleri
|
-0,9
|
-0,7
|
-0,6
|
-0,5
|
Gayri
Safi Milli Harcanabilir Gelir (GSMHG)
|
99,1
|
99,3
|
99,4
|
99,5
|
Kamu
Harcanabilir Geliri
|
13,7
|
14,5
|
14,1
|
15,3
|
Kamu
Tüketimi
|
9,5
|
11,5
|
11,7
|
11,6
|
Kamu
Tasarrufu
|
4,2
|
2,9
|
2,4
|
3,7
|
Kamu
Yatırımı
|
3,7
|
4,4
|
4,5
|
4,8
|
Kamu
Tasarruf-Yatırım Farkı
|
0,5
|
-1,4
|
-2,1
|
-1,1
|
Özel
Harcanabilir Gelir
|
85,4
|
84,8
|
85,3
|
84,2
|
Özel
Tüketim
|
73,0
|
73,0
|
73,2
|
69,0
|
Özel
Tasarruf
|
12,4
|
11,8
|
12,0
|
15,2
|
Özel
Yatırım
|
18,7
|
16,2
|
16,7
|
19,6
|
Özel
Tasarruf-Yatırım Farkı
|
-6,3
|
-4,4
|
-4,6
|
-4,4
|
Toplam
Yurtiçi Tasarruflar
|
16,6
|
14,8
|
14,4
|
19,0
|
|
|
|
|
|
|
|
Kaynak:
2006 ve 2012 yılı verileri Kalkınma Bakanlığına aittir. 2013 ve 2018 yılı
verileri Onuncu Kalkınma Planı tahminleridir. Rakamlar virgülden sonra tek
basamağa yuvarlanmıştır. Toplam değerler, alt bileşenlerinin toplamından
farklılık gösterebilir.
Plan’da
“cari açığın büyüme üzerinde baskı
oluşturmayacak seviyelerde tutulması ve ağırlıklı olarak uluslararası doğrudan
yatırımlar, borç yaratmayan ve uzun vadeli diğer sermaye girişleriyle finanse edilmesi”
amaçlanıyor. Plan döneminde, öngörülen yüksek büyümeyle birlikte cari açığın
GSYİH’ya oranının dönem sonunda kademeli olarak yüzde 5,2’ye gerilemesi
hedeflenmiş. Diğer bir deyişle cari işlemler açığı/GSYİH oranındaki 1.3 puanlık
azalış esas paydadaki artışla sağlanacak, paydaki azalışla değil. Zaten
hedeflenen rakamlar da bunu teyid ediyor. 2013
yılında 55.3 milyar dolar olması beklenen cari işlemler açığı için 2018
hedefi 67.1 milyar dolar. Plan döneminde reel olarak ortalama ihracat artışının
ithalat artışından yüksek olması, ihracatın ithalata olan bağımlılığının
azaltılması, ihracat içinde orta-yüksek ve yüksek teknolojili imalat sanayii
ürünlerinin payının yükseltilmesi, hizmet ihracatının artırılması ve çeşitlendirilmesi
hedefleniyor. Daha önce bahsedilen küresel ve bölgesel sorunları devamı
durumunda bu hedefler maalesef sorgulanır hale gelecektir.
Ödemeler Dengesine İlişkin
Temel Gelişmeler ve Hedefler
|
|
|
|
|
|
2006
|
2012
|
2013
|
2018
|
2014-2018
|
İhracat
(fob) (Milyar Dolar)1
|
85,5
|
152,5
|
157,8
|
277,2
|
11,9
|
İthalat
(cif) (Milyar Dolar)1
|
139,6
|
236,5
|
252,3
|
404,3
|
9,9
|
Enerji
İthalatı (Milyar Dolar)1
|
28,9
|
60,1
|
58,7
|
74,4
|
4,9
|
Dış
Ticaret Dengesi (Milyar Dolar)
|
-54,0
|
-84,1
|
-94,4
|
-127,0
|
---
|
Dış
Ticaret Dengesi / GSYH (%)2
|
-10,3
|
-10,7
|
-11,1
|
-9,9
|
-10,5
|
Dış
Ticaret Hacmi / GSYH (%)2
|
42,8
|
49,5
|
48,2
|
53,0
|
51,2
|
Turizm
Gelirleri (Milyar Dolar)1 ve 3
|
17,5
|
25,7
|
28,0
|
40,8
|
7,8
|
Cari
İşlemler Dengesi (Milyar Dolar)
|
-31,8
|
-47,5
|
-55,3
|
-67,1
|
---
|
Cari
İşlemler Dengesi / GSYH (%)2
|
-6,0
|
-6,0
|
-6,5
|
-5,2
|
-5,8
|
Uluslararası
Doğrudan Yatırım Girişi (Milyar Dolar)1
|
20,2
|
12,6
|
15,3
|
28,3
|
13,1
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Ka
ynak:
2006 ve 2012 yılı verileri TÜİK’e aittir. 2013 ve 2018 yılı verileri Onuncu
Kalkınma Planı tahminleridir.
(1) 2014-2018 dönemi
verisi yıllık ortalama yüzde değişimi göstermektedir.
(2) 2014-2018 dönemi
verisi ortalamayı göstermektedir.
(3)
Ödemeler dengesinde yer aldığı şekliyle
Aşağıdaki
tablo ne yazık ki ekonomiyle ilgili tarafların çoğu kez görmediği veya görmek
istemediği bir gerçeğe işaret ediyor. Plan’ın 648. paragrafı şunu söylüyor: “İmalat sanayiinde; teknoloji üretiminin
gelişmesi, modern teknoloji kullanımının hızla yaygınlaşması, nitelikli işgücü
temini, yüksek katma değerli ürünlerde üretim kabiliyetinin artması, yeni
gelişen sektörlere yatırım yapılması, KOBİ’lerin üretim ve yönetim yapılarının
iyileşmesi gibi yapısal nitelikteki konular önemini korumaktadır.” Bu
ifadeyi bir itiraf olarak kabul etmek mümkün. Bu kabulün doğal sonucu ise Türk imalat sanayiinde dönüşüm
zorunluluğu. Yüksek teknoloji sektörlerinin imalat sanayii ihracatı içindeki
payı 2006 yılında % 5.6 olarak gerçekleşmiş; 2018 hedefi ise % 5.5. Son
yıllarda sözkonusu oranın % 3.7 olduğu hatırlanırsa bu bir iyileşme
sayılabilir, ama diğer taraftan 12 yıllık bir dönemde yerinde saymak olarak da
görülebilir. İmalat sanayiinde dönüşümün ana odakları Onuncu Kalkınma Planı’nda;
“yenilikçilik ve firma becerileri,
bölgelerin üretime etkili katılımı, sektörler arası entegrasyon, yeşil
teknoloji ve üretim ile dış pazar çeşitliliği” olarak sayılmış. Yeşil
üretim kapasitesi, yenilik, firma becerileri ve sektörler arası entegrasyonun
geliştirilmesiyle verimlilik ve yurtiçi katma değerin artırılması; dış pazar
çeşitliliği ve bölgesel üretim kapasitelerinin geliştirilmesiyle de istikrarlı
yüksek büyümenin sağlanması hedefleniyor. Plan’da imalat sanayiinde hedeflenen
dönüşüme yönelik politikalar da derinlemesine ele alınmış. 653-681. paragraflar
bu politikaların anlatıldığı paragraflar.
İmalat
Sanayiinde Gelişmeler ve Hedefler
|
|
|
|
|
2006
|
2012
|
2013
|
2018
|
İmalat
Sanayii / GSYH (Cari, %)
|
17,2
|
15,6
|
15,5
|
16,5
|
İmalat
Sanayii İhracatı (Milyar Dolar)1
|
79,6
|
129,9
|
144,1
|
257,1
|
Yüksek
Teknoloji Sektörlerinin İmalat Sanayii İhracatı İçindeki Payı (%)1
|
5,6
|
3,7
|
3,7
|
5,5
|
Ortanın
Üstü Teknoloji Sektörlerinin İmalat Sanayii İhracatı İçindeki Payı (%)1
|
30,8
|
31,4
|
31,4
|
32,1
|
Türkiye
Üçlü Patent (Triadic) Başvuru Sayısı2
|
14
|
353
|
63
|
167
|
Sanayide
TFV Artışı (%)
|
1,2
|
-0,9
|
-0,8
|
1,9
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Kaynak: 2006 ve 2012 yılı verileri TÜİK’e aittir. 2013 ve
2018 yılı verileri Onuncu Kalkınma Planı tahminleridir.
(1)
Altın hariç değerlerdir.
(2)
OECD Factbook, 2013
(3) 2010 yılı değeridir.
Türkiye
ekonomisi açısından en büyük tehlike “orta gelir tuzağı”ndan çıkamamak. Onuncu
Kalkınma Planı’nı hazırlayanlar, bu tehlikenin farkındalar ve çeşitli politika
önerileri geliştirmişler. Ancak siyasetçilerin kısa dönemli kazançları uzun
dönemli kazanımlara tercih ettiklerini kabul edersek “yapılması gerekenler
yapılacak mıdır?” sorusu önem kazanıyor; diğer bir deyişle teknokratların
hazırladığı Plan siyasetçiler tarafından sahiplenilecek midir? Yoksa anayasal
buyruk gereği hazırlanmış bir metin olarak mı kalacaktır? Sorunun yanıtı iç ve
dış konjonktürde yaşanacak gelişmelere bağlı şüphesiz. Türkiye Cumhuriyeti 100.
yaşında uluslararası işbölümünde ülke olarak “ara eleman” konumunda mı olacak yoksa Plan diliyle söylenecek
olursa “uluslararası değer zinciri
hiyerarşisinde üst basamaklar”a mı çıkacak? İktisatçının temel görevinin
insanların daha müreffeh yaşamalarını sağlamak, ama refahın da olabildiğince
adil bir biçimde paylaşılmasına çalışmak olduğuna inanan biri olarak 2023’de
Türkiye’nin “iyi ki burada doğdum” diyen insanların ülkesi olmasını istiyorum.
Dileyelim öyle olsun.